Senin bir hayalin, hedefin var. Bu hedefin, hayallerin için durmadan uğraşıyorsun, çabalıyorsun, koşturuyorsun. Bazen çok yoruluyordun, farkındayım. İşte böyle zamanlarda içinden bir ses konuşmaya başlıyor “ya, bırakırsam rahatlarım, bırakayım, vazgeçeyim, ne olacak ki?” İçindeki o ses konuştukça seni bırakmaya, vazgeçmeye ikna etmeye çalışıyor. Tam da o anda filmi durduralım ve şu soruyu soralım kendimize “vazgeçmek mi, yoksa mücadeleye devam etmek mi?
Yorulman normal, mücadeleye devam!
Eğer sen de hayalleri olan biriysen çalışmak, emek vermek sana yabancı olan kavramlardan değildir. Bu günlere gelebilmek için, şu an sahip olduğun şeylere sahip olabilmek için çok fazla emek verdin, çaba harcadın. Ama bazen insan çok yoruluyor. Sen de herkes gibi çok yoruluyorsun. İşte o zaman içindeki ses “bırak artık, çalışırsan ne olacak, uğraşıyorsun, ama olmuyor, başarısız olacaksın” diye konuşmaya başlıyor, seni içten içe demoralize etmeye çalışıyor. Ama şunu bilmekte fayda var ki; insan olan herkes yorulur. Böyle zamanlarda içinizdeki o mükemmeliyetçi ses konuşmaya başlamalı. “Yorulmaman lazım, durmaman lazım!” Sen sadece insan olduğunu, insan olan herkesin yorulacağını bil ve ne zaman yorulduğunu ve dinlenmen gerektiğini fark et yeter. Sonrasında zaten hiç yorulmamak diye bir şey yok, yorulduktan sonra insan dinlenir ve yoluna devam eder. Sen sadece dinlenmen gereken zamanı bil.
Başarısız değilsin, sadece yorgunsun!
Birçok insan yorulmak ile başarısızlık hissini birbirine çok karıştırıyor. İnsan zannediyor ki; mücadeleye başladığı zaman her şey güllük gülistanlık olacak, karşısına hiç engel çıkmayacak, hiç yorulmayacak. Eğer kişi yola çıktığı zaman bu yanlış anlayışa sahipse yorgunluk hissettiği ilk an, içinde bir şeyler çatırdamaya başlar. Ve o şüpheli ses “acaba başarısız mı olacağım? Bak yoruluyorum, demek ki olmuyor” İşte tam burada az önce dediğim gibi filmi durdurmalıyız ve “insan olan herkes yorulur ve yorulduğun zaman başarısız olacağın anlamına gelmiyor” Yorulduğunuz zaman kendinize bir mola hakkı tanıyın. Yorulduğun zaman beynin sana “şu anda yorgunsun, biraz dinlen ve mücadelene öyle devam et” mesajını veriyor. Ama pek çok insan bu mesajı algılayamıyor ve yorulduğu zaman “ben artık yapamıyorum” deyip oyundan çıkıyor. Hal böyle olunca da o kişi, o mücadele maratonundan diskalifiye olmuş oluyor. Hayatta başarı, bir noktada mücadeleyi bırakmama halinde ortaya çıkıyor.
Başlangıçların zorluğu seni yıldırmasın!
Bir hedefe ulaşmaya çalışırken, mücadele ederken başlangıç aşamaları hep çok zordur. İlk başladığın zaman o mücadele zamanları seni çok zorlar. İçinden hep o şüphe sesleri yükselmeye devam eder. Ancak şunu bil ki, mücadelenin başlangıç aşamaları hep çok zor olmuştur. Bir nokta var, her mücadelede aşılması gereken bir eşik var. Bu eşik, sahip olduğun hayale ulaşma çabasında da olabilir, ders çalışırken ya da sigarayı bırakmaya çalışırken, bir bağımlılıktan kurtulmaya çalışırken de olabilir. Bir mücadele aşamasında ilk eşiği geçinceye kadar ki aşama çok zordur. Ama o eşik öyle bir eşik ki, birçok insan o eşiğe gelmeden, bütün mücadelenin her aşaması bu kadar zor geçecek zanneder. İşte bu düşünceden dolayı dayanamayacağını düşünür ve o eşiğe gelmeden insanların birçoğu mücadeleden vazgeçer. Ama bir kısım insan var ki, daha dirayetli olur, hedefine daha fazla sahip çıkar ve o eşiği geçer. Eşiği geçtikten sonra da işin rengi değişmeye başlar. Bu kadar zor olan şey hafifler, artık mücadele senin için bir alışkanlık, bir refleks haline gelir. O kadar çok düşünmek, zorlanmak gerekmez. Bu esnada aşamalar ilerledikçe o mücadele artık senin hayat tarzın olur ve arkasından başarı gelir. Bence başarıyı belirleyen en önemli şeylerden birisi, o eşiğe sabredip ötesine geçebilmektir. Ama öncesinde bırakırsan sen de başaramayanlardan olursun.
Yalancı iç sesleri bir kenara bırak!
Mücadele sürecinde en önemli şeylerden birisi, insanın kendini tanıyor olmasıdır. Çünkü vazgeçme eşiğine herkes, her mücadele içinde dönem dönem gelir. Ama orada birisi geliyor ve sana en güzel, en inandırıcı yalanları söylemeye başlıyor. “Yarın yaparsın. Bak olmuyor. Bırak işte. Ne olacak?” gibi konuşmalardan dolayı sen her seferinde içinden gelen tatlı, ama yalancı sese inanırsan mücadele sürecin başarısızlıkla sonuçlanacaktır ve vazgeçme noktasına geleceksin.
Kendini tanırsan, her şey daha kolay olur!
İşte burada kendini tanıman çok önemli. İçindeki sesin senin dostun olmadığını, sana yalan söylediğini bilmen lazım. Ama insan bazen o yalanlara bile muhtaç olabiliyor. Böyle zamanlarda inanmaya meyilli oluyorsun. “Doğru söylüyor” diyorsun. Çünkü yorulmuş oluyorsun. Böyle zamanlarda içindeki o tatlı sesin yalan olduğunu sana hatırlatacak şeyler bulmalısın. Bu, cüzdanında sakladığın hatırlatıcı bir kart olabilir, belki koluna takacağın bir bileklik olabilir. Buna baktığın zaman kendine söylediğin yalanları hatırlayacaksın. “Bak, bunu daha önce de yaptın. Bu yalanlara daha önceden de maruz kaldın ve bu yalanlara uymak hiçbir şekilde işe yaramadı” şeklinde kendine hatırlatmalar yapmalısın. Bunları hatırladıkça, bu yalanları yine duyacak, ancak bunlardan etkilenmeyeceksin, yoluna devam edeceksin.
Hedeflerinde esnek ol!
İnsan arada duraklayabilir, yavaşlayabilir. Bunlar kesinlikle çok normal ve tamamen insanlık halidir. Ama az önce de bahsettiğimiz o içimizdeki ses var ya, yine böyle yavaşlama ve duraklama zamanlarında hemen devreye girer. “Yavaşladın artık, durakladın, bırak artık” şeklinde konuşmaya başlar. Bu durum; yapmaya çalıştığınız bir diyette olabilir, ders çalışma sürecinde olabilir. Peki, nasıl oluyor bu? Diyet döneminde ufak aksaklıklar olabiliyor, arada diyet bozulabiliyor. Ya da ders çalışırken araya bazen 1 -2 hafta boşluk giriyor. O zaman işte o ses hemen konuşmaya başlıyor. “Kaçırdın sen bu yarışı, bırak artık” şeklinde sesler duyuluyor. Ve bu durumda sen buna inanırsan, o mücadele sürecini kaybediyorsun, vazgeçme sürecine geliyorsun.
Ancak şunu açık ve net söyleyeyim; en iyi mücadeleler, başarıya ulaşabilen mücadeleler, esnek olan mücadelelerdir. Peki, ne olabilir? Başta da belirttiğimiz gibi yavaşlayabilirsin, bazen duraklayabilirsin. Hiç önem değil. Eğer sona erdirmek, hedeflerine, hayallerine ulaşmak istiyorsan, bir şekilde yoluna devam etmelisin. Arada duraklasan da, yavaşlasan da mücadeleden vazgeçmek yok.
Ne için mücadele ettiğini unutma!
Hep mücadeleden bahsettik. Ama ne için mücadele ettiğin konusuna hiç girmedik. Şimdi sen kendi amacını, kendi hayallerini bir düşün. Ne için mücadele ediyorsun? Bir şekilde iyi görünmek için mi, başarılı olmak için mi ya da hayallerindeki üniversitede okumak için mi, daha iyi bir iş imkanı için mi? Senin amacın nedir? Mücadeleye başlarken seni motive eden hayalin neydi? İlk başta çok güzel bir şekilde insan, hayalinin her ayrıntısını düşünüyor, hayal ediyor ve onun verdiği motivasyonla yola çıkıyor. Ama mücadele süreci bir sürü aşamayı, bir sürü detayı barındıran çok uzun bir yol.
Başta da söylediğimiz gibi bazen çok yoruluyorsun. Detaylarda, yorgunluklarda boğulduğun için, başlarken seni motive eden o amacını unutuyorsun. Sanki ömrün, hep o ayrıntılarda boğulmakla geçecekmiş gibi geliyor. Aslında insanın aklına baştaki amacı hiç gelmiyor. Şimdi senden rica ettiğim şey, seni yola çıkaran neydi, amacın neydi, hayalin neydi diye belirli aralıklarla kendine hatırlatmandır. Çalıştığın, bulunduğun ortamlarda, telefonunda, bilgisayarında sana amacını, hayalini hatırlatacak bazı nesneler, yazılar, fotoğraflar, görseller bulundur. Bunlar seni motive etmeye devam edecektir. O yorulduğun zamanlarda sana ne için yorulduğunu hatırlatacaktır.
Olumluya odaklan, hiçbir şey o kadar da kötü değil!
Bizim insanımızın bir özelliği var; olumluları görmezden gelirken, olumsuzları abartırlar. Olumlu olanlar, güzel olanlar sanki zaten olması gereken şeylermiş gibi gelir. Ama ne zaman ki aksayan, kötü giden bir şeyler olsun, hemen onu eleştirmek zorunda olurlar. Birisi, başka birine bunları yaptığında yine bir noktada anlaşılabilir bir durum olabilir. Ama çoğu zaman, çoğu insan bunu kendine de yapıyor. Kendi hayatını değerlendirirken de olumlu olan şeyleri küçümsüyor ve görmezden geliyor. Ne zaman ki bir aksaklık olsun, kötü giden bir şey olsun, kendisini eleştirmeye başlıyor. Ama şunu unutma, kendini çok fazla eleştirirsen, içindeki o enerjiyi bitirirsin. İçimizdeki o hayat enerjisi var ya, bizi koşturan, bizi hayata bağlayan enerji, sonsuz bir enerji değil. Bir noktada kişi, çok fazla eleştiriye maruz kaldığında, kendini çok sert eleştirdiğinde o enerji yavaş yavaş sönmeye başlıyor.
Böyle olunca da motivasyon ciddi anlamda düşüyor. Şöyle anlatalım; arada kendini değerlendir, hem de çok objektif değerlendirmeye çalış. Mesela ne yapıyorsun, olumsuzlukları nasıl ki çok net bir şekilde devleştirerek görüyorsun ya, olumluları da fark etmeye çalış. Neredeydin, nereye geldin? Yaptığın olumlu, önemli ilerlemeleri kayıt altına al ve de ki, ben buradaydım, şimdi ise buralara geldim. Mücadele yolunda güzel şeyler olduğunda kendini ödüllendirmeyi de unutma.
Emekler karşılıksız kalmaz!
Kendi deneyimlerinden yola çıkarak sana şunu kesinlikle söyleyebilirim ki; hiçbir mücadele, hiçbir emek karşılıksız kalmıyor. Başta çektiğin o zorluklar, verdiğin emek, döktüğün ter hiçbir zaman karşılıksız kalmıyor. Öyle bir an geliyor ki, “iyi ki koşturmuşum” diyorsun. Ben kendi hayatımda bunu deneyimledim, tecrübe ettim. Sana da o mücadele anında, bırakmanın eşiğine geldiğin anda, vazgeçme noktasına geldiğin anda filmi durdurup burada söylediklerimi hatırlamanı ve tekrar değerlendirmeni tavsiye ediyorum.